T’ai Chi’de İletişim – Tepe Noktası ile Tanden İlişkisi
T’ai Chi Ağacı
Ustamın ders kayıtlarından alıntılar 1 – (T’ai Chi’de İletişim – Tepe Noktası ile Tanden İlişkisi)
2012 yılında Süha ustamın T’ai Chi Ch’uan çalışmalarında ses kayıtları almaya başlamıştım. Birkaç ders sürdürdüm bu motivasyonu ve sonrasında kayıtları deşifre etmiştim. Şimdi geriye dönüp baktığımda keşke motivasyonum hep yüksek kalsaymış ve kayıtlara devam edebilseymişim diye düşünüyorum. İnsan yanında, dibinde olanın kıymetini, değerini vermekte bazen eksik kalabiliyor. Uzağa düşünce hayatlar, bizi biz yapan değerlere daha fazla sarılma arzusu oluşuyor. Keşkenin bir faydasını görmedim hiçbir zaman. Ders aldığım deneyimlerden yeni yollar bulmaya çalışmak daha yapıcı geliyor. Bu kayıtları parça parça blogumda paylaşacağım. Sadece T’ai Chi Ch’uan felsefesi ve uygulaması ile ilgilenenler için değil; yaşam, iletişim, ilişkilerle ilgili derin düşünenler için de çok besleyici olacaktır diye düşünüyorum.
Bu kısa konuşmasında ustam, T’ai Chi çalışmalarında iletişim konusuna odaklanıyor. T’ai Chi çalışmanın en önemli parçasını iletişim oluşturuyor. Doğru ve sağlıklı iletişim kurmasını bilmeyince ne bedenimizle, ne egzersizlerle ne öğretmenle ne de yaşamla doğru bağları kuramıyoruz çünkü. T’ai Chi çalışmak sağlıklı iletişim kurma becerilerimizi de geliştiriyor ama insan açık olmadıktan ve kendini her konuda dolu hissettikten sonra her şey boş.
“… Gelmeden evvel arkadaşlar, size bir mail attım. Bir de uzun bir yazı düşünüyordum ama atmayayım artık dedim. Ama hakikaten bu uzun yazıyı, düşündüğümüz web sitesinde ‘çektiğimiz zorluklar’ başlıklı bir bölüm oluşturup oraya belki koymakta yarar var. Hani şöyle derler ya: Her türlü zenginliğim var ama mutsuzum. Yani maddi anlamda her şeyim var (dünya malı gibi) ama mutsuzum falan gibisinden. Teşbihte hata olmaz derler. T’ai Chi Ch’uan öğretmek için ilk önce bu sistemin bilgisine sahip olması lazım öğretmenin. Onun temel düsturlarını biliyor ve yaşıyor olması lazım. Şimdi ne öğretsem acaba falan diye zorlama halinin olmaması lazım. Küfesinin zengin, dolu olması lazım. Bu olacak ki öğretmen kendini rahat, özgüven içinde hissedecek. Yani malımız mülkümüz olacak küfemizde. Şart bu. Bu var bizde ama aktarılan tarafında sıkıntı yaşanıyor. Yani çalışmaya girdiğimiz zaman hep onu söylüyorum ya, gerçekten katılımcı olmak. Ama bu şu anlama gelmiyor, benimle T’ai Chi’ye başlamış olanlar adasınlar kendilerini, bana adasınlar, T’ai Chi’ye adasınlar, böyle bir şey yok. Böyle bir talep yok, olamaz. Gayet özgür, herkes istediği kadar kalır burada, çalışır, istediği zaman gider, “benden bu kadar, bu kadar çalışacağım, yeter, kendim pekiştireceğim,” der. Ya da “şimdilik kesiyorum, sonra yine geleceğim.” Bütün mesele ne biliyor musunuz arkadaşlar? İletişim. Tamam, buyur git. Kimseyi zorla tutamayız, bu doğru bir şey değil. Yani bunlar karıştırılmasın. Kendini T’ai Chi’ye ada falan… Öyle insanlar çıkar ki, adayanlar çıkar. Eyvallah. Yüz kişide belki bir kişi çıkar. O da tabii diğerlerinden farklılaşır. O adanmışlık, o çabayla farklılaşır. Bu iletişimi kurmayanlarla mecburen Tai Chi yapamıyoruz…”
Bir diğer kısa alıntıyı da karşılıklı merkezlerimizi hissederek yaptığımız bir yürüyüş egzersiziyle ilgili (bir ip üzerinden örnek göstererek) Süha ustamın yaptığı bir açıklamadan aldım. Partnerli çalışmalarda karşılıklı kurulan tepe noktası ve tanden ilişkisi üzerine oldukça akıcı ve ilham verici bir açıklama olduğunu düşünüyorum.
not: Parantez içindeki cümleler benim açıklamalarım.
“… Burası tepe noktamız, şurası da kuyruk sokumumu. Hani tanden ve enerji çalışmalarında yapıyoruz ya, enerjiyi tepeden aşağıya düşürün diyoruz. Bu çok temel bir unsur: Chi’yi tandene düşürmek. Çok temel bir kavram. Şimdi burada da yürürken bizim bu çalışmayı yapmamız lazım. Çok basit bir çalışma gibi görünüyor bu, ama çok temel bir bir şeyi bize çalıştırıyor. Öyle çalışırsak bu gerçekten geliştirir bizi. Dışarıdan bakıldığında basit bir yürüyüş gibi görünse bile. Artı hep söylediğim bir nokta, baştan sona geçerli olan bir şey, benzetmeler üzerinden anlatmaya çalışıyoruz (bir ip üzerinden örnek gösteriyor). Evet, yürürken tepenizde çok nazik bir tutuş düşünün. Sert bir tutuş değil. Hani bir ipek ipliği koparmamak üzere tutarsın, onun gibi bir şey. Tepeden onu öyle nazik tuttuğun için de o katı değil. Çok canlı. Aslında burada bir enerjiden bahsediyoruz. Çok nazik. Enerjiyi aşağıya indirmekten bahsediyoruz, ama enerji burada (tepede) sıfırlanmıyor. Aşağıya iniş var ama tepede gene enerji var. Tutma hali dediğim şey bu aslında. Bu enerji minimize edilmiş, nazik ve canlı. Zarif ve canlı. Yani aşağıya indirdiğiniz enerjinin varlığı sizin bedeninizi bütün hissetmenizde çok önemli bir çalışma. Parçalı hissetmeyiş hali. Merkeze in ama tepeyi de asla unutma. Yani o zaman güçlü iniş burada nazik enerjiyle akıyor. Şimdi giderken iki tanesiniz. İki kişi. İki kişi de tandenden karşı karşıya. Hareket başladığı zaman bağ kurmuş olacaksınız, dolaylı olarak. Hem kendi eksenini takip ediş hem de karşı tandeni takip ediş o bağlantı sayesinde oluyor. Dışarıdan görünen bir şey yok ama bu uzaydan kurulmuş bir bağlantı belki de. Dokunmayla bunu hissediyorsunuz. Çünkü burada bir kayma olduğu zaman hareket esnasında bunu da hissedersiniz. O nazik enerjinin içinde çok rahatsın. Ya da çok rahat indiğin için burası (tepe) çok canlı. Çocuklar gibi hissetme hali.”