Ruhum Bana Fısıldadı

”Ruhum bana fısıldadı ve bana insanların hor gördüğünü sevmemi ve kötülediğiyle dost olmamı söyledi.
Ruhum bana Sevginin, sadece kişinin sevdiğinde değil, aynı zamanda sevildiğinde yüceldiğini gösterdi.
Ruhum bana fısıldamadan önce, Sevgi yüreğimde, iki çivi arasına gerilmiş ince bir ip gibiydi.
Ama şimdi sevgi, başlangıcı aynı zamanda sonu ve sonu da başlangıcı olan bir hale oldu. Sevgi, her varlığı sarar ve gelecekte olacakları kucaklamak için yavaşça genişler.
Ruhum bana fısıldadı ve bana, cildin, biçimin ve rengin gizli güzelliğini görmeyi öğretti. İnsanların çirkin diye nitelendirdikleri şeyi, ta ki o gerçek cazibesini ve güzelliğini ortaya koyana kadar düşünmemi söyledi.
Ruhum benimle konuşmadan önce, Güzelliği, iki sis kolonu arasında titreyen bir meşale gibi görürdüm. Şimdi o sis yok olduğundan beri, alevden başka bir şey görmüyorum. 
Ruhum bana fısıldadı ve dilin, gırtlağın ve dudakların çıkarmadığı sesleri dinlemeyi öğretti.
Ruhum bana fısıldamadan önce tek duyduğum gürültü ve feryattı. Ama şimdi sessizliği dinliyor ve onun çağların ilahilerini ve Görünmeyenin sırlarını açığa vuran gök kubbenin şarkılarını söyleyen korosunu duyuyorum….’’
 Halil Cibran