DÖRT ANLAŞMA (2) – Toltek Bilgelik Kitabı

Don Miguel Ruiz’in DÖRT ANLAŞMA kitabında yer alan 2. Anlaşma ”Hiçbir Şeyi Kişisel Algılama”dır.  

2. ANLAŞMA: ‘’HİÇBİR ŞEYİ KİŞİSEL ALGILAMA’’

Etrafınızda olan biten hiçbir şeyi kişisel algılamayın. Kişisel algılamak, söylenen şeye katılmakla mümkündür. Söylenen şeyle anlaşma yaptığınız anda, zehir zihninize yayılır ve cehennem rüyasının tutsağı olursunuz. Bu tuzağa düşmenizin nedeni bireysel önemlilik denilen şeydir.
Bireysel önemlilik ya da kişisel algılamak, bencilliğin en üst düzeydeki ifadesidir. Çünkü her şeyin  “kendimizle ilgili” olduğunu varsayarız. Her şeyin merkezinde kendimizin olduğunu düşünürüz. Ben, ben, ben, daima ben!

Diğer insanlar, merkeze sizi koyan hiçbir şey yapamaz. Yaptıkları her şey kendileriyle ilgilidir. Herkes kendi rüyasını yaşar, kendi zihinlerinde oluşturduğu rüyayı yaşar.

Bir şeyi kişisel algıladığımızda, onların bizim dünyamızın nasıl olduğunu bildiklerini varsayarız. Ve kendi dünyamızı onların dünyasına empoze etmeye çalışırız. Durumun son derece kişiselmiş gibi göründüğü anlarda bile, başkaları size direkt olarak hakaret ediyor olsa bile, yine de sizinle ilgisi yoktur.

Biri size  “Hey sen çok çirkinsin” dese bile bunu kişisel algılamayın. Çünkü gerçek şu ki kişi kendi duygu, düşünce ve inanışlarını ifade ediyor. Bu kişinin size gönderdiği zehri kabul edip etmemek kişisel algılamayla ilgilidir. Eğer zehri kabul ederseniz onu size ait kılarsınız. Onların size besledikleri duygusal çöplük, artık sizin çöplüğünüz haline gelir.

Söylenenleri kişisel algıladığınızda zehri afiyetle yutarsınız. Oysa kişisel algılamadığınızda cehennemin ortasında bile zehirlere karşı bağışıklığa sahip olursunuz. Bu bağışıklık gücü  2. anlaşmanın  armağanıdır.

Kişisel algıladığınızda söylenenlerden rahatsızlık duyarsınız. Kendi inançlarınızı savunarak tepki gösterirsiniz. Bu tepkiyle çelişkiler ve çatışmalar yaratırsınız. Küçük şeyleri bile büyütür, pireyi deve yaparsınız. Çünkü haklı çıkma ihtiyacı duyarsınız.

Birisinin bana kim olduğumu söylemesine ihtiyaç duymuyorum. Hiçbir şeyi kişisel algılamıyorum. Sizin bakış açınız sizin dünyanızı yansıtır. “Söylediklerin beni incitiyor” diyebilirsiniz. Ama sizi inciten söylediklerim değil. Yaranıza dokunduğu için incinirsiniz. Sizi inciten sizsiniz. Sizi incitmiş olduğumu da kişisel algılamam. Sizin bakış açınız sizin için kişiseldir. Sizin bakış açınız sizin gerçeğinizdir. Bana kızdığınızda kendinizle uğraştığınızı bilirim. Ben size kızmanız için iyi bir mazeret olurum. Kızarsınız, çünkü korkuyorsunuzdur… Çünkü korkularınızla uğraşıyorsunuz…

Korku yoksa kızmak mümkün değil. Korku yoksa nefret etmek de mümkün değil. Korku yoksa kıskançya da üzgün olmak da mümkün değil.Korkusuz yaşadığınızdasevgiyle yaşadığınızda bu tür duygulara yaşamınızda yer yoktur.

İnsanlarıkişisel algılamadan, gerçekteoldukları gibi görebilmeyi başardığınızda asla söylediği ya dayaptığı şeylerden incinmeyizSizeyalan söyleseler de bundan incinmezsiniz.
Çünkü, onların korktukları için yalan söylediklerini bilirsiniz. İnsanlar kendilerinin mükemmel olmadığının, sizin tarafınızdan keşfedilmesinden korkuyor. Sosyal maskeden sıyrılmak acı vericidir. Birisinin söylediği ve yaptığı şey arasında fark varsa ve siz davranışa değil söylenene kulak vermeyi seçerseniz, kendinize yalan söylemiş olursunuz. Kendinize doğruyu itiraf etmek acı verebilir ama gerçeği kabul etmek iyileşmenin başlangıcıdır. Her şey daha iyiye doğru düzelecektir.

Hiçbir şeyi kişisel algılamayın.  Kişisel algıladığınızda hiçbir şey uğruna kendinizi acı çekmeye mahkum edersiniz

İnsanlar farklı boyutlarda ve farklı açılarda acıların tiryakisi olur.

Bizler bu bağımlılıkları sürdürebilmek için birbirimize destek veririz. Eğer kullanılma – sömürülme – aşağılanmaya ihtiyaç duyuyorsanız başkaları sizi kullanarak, sömürerek ya da aşağılayarak size ihtiyacınızı karşılamanız için yardım etmekte gönüllü olacaktır. Sizi taciz edecek insanları bulmanız çok kolaydır. Acı çekme bağımlılığı, uygulamalı bir anlaşmadan başka bir şey değildir. Birisi size sevgiyle, saygıyla davranmıyorsa o kişinin sizden uzaklaşması bir armağandır. Terk edilince bir süre acı çeker, bir süre sonra yüreğiniz iyileşir. O zaman gerçekten istediğini seçebilirsin.

Kişisel algılamadığında; yaşamınızda birçok acıdan kaçınmanız da mümkün olur. Kızgınlığınız, kıskançlığınız, fesat duygularınız yok olur. Kişisel algılamadığınızda üzüntüleriniz bile kaybolur.
Kişisel algılamadığınızda; sorumlu seçimler yapabilmek için sadece kendinize güvenmeyi öğrenirsiniz. Asla başkalarının davranışlarından sorumlu değilsiniz. Sadece kendi davranışlarınızdan sorumlusunuzBunu anladığınızda; başkalarının söylediği özensiz sözler sizi incitmez. Yüreğinizi tümüyle açarak dolaşsanız da kimsezarar veremez.

İlk iki anlaşmayı hayatınızda uyguladığınızda, cehennemde tutsak kılan binlerce küçük anlaşmaların yüzde 75’ini bozmuş olursunuz.

Bu anlaşmaya uyduğunuzda, yüreğinizi tümüyle açarak dünyayı dolaşsanız bile kimse size zarar veremez. O zaman alay edilme, reddedilme korkusu olmadan “ Seni Seviyorum” diyebilirsiniz. Suçluluk, öz yargılama olmaksızın “evet’’ ya da ‘’hayır’’ diyebilirsiniz. Cehennemin ortasında bile içsel huzur ve mutluluk hissedebilirsiniz.

Böyle bir boyutta cehennem ateşi sizi yakamaz…

Don Miguel Ruiz, Dört  Anlaşma